Türk Dünyasının Büyük Kaybı – Cengiz Aytmatov Uçmağa Vardı

Türk Dünyasının Büyük Kaybı
Cengiz Aytmatov Uçmağa Vardı

Bu yazıyı yazmak için çok geç kaldığımın farkındayım; fakat sınavlarım nedeniyle ancak şimdi yazabiliyorum. İki gün önce Türk dünyasının en büyük yazarlarından biri olan Cengiz Aytmatov‘u kaybettik. Bundan birkaç hafta önce “Gün Olur Asra Bedel” adlı romanının film çekimleri için Tataristan‘a gidip, orada rahatsızlanarak Almanya’ya kaldırıldığını haberlerde okumuştum. Ani bir böbrek rahatsızlığı geçiren Aytmatov’un, hastalığa yenik düştüğünü öğrenince, sanki omuzlarıma bir ağırlık çöktü. Bir Kırgızistan Türk‘ü olan Aytmatov, ünü Kırgızistan‘ı aşıp bütün dünyaya yayılmış ve eserleri milyonlarca kişi tarafından okunmuş büyük bir yazardı. Edebiyat dünyasına çok şey kazandıran, şerefiyle yaşayıp, ardında belki de yüzyıllarca okunacak eserler bırakan Çingiz Aka, dünyanın değişmeyen kuralı olan “ölüm” ile aramızdan ayrıldı.

Cengiz Aytmatov‘u, geçen sene Elazığ’da yapılan Hazar Şiir Akşamları’nda görmüş, yakından tanımıştım. Hem kendisinin hem de yakınlarının anlattıklarını dinledikten sonra, sıkıntılarla doğduğunu ve genç yaşında babasız kaldığını öğrendim. Kitaplarını okuduğum bilge insan ile bir fotoğraf çektirebilmek ve ona bir kitabını imzalatabilmek, beni hem çok heyecanlandırmış hem de anlatılması güç duygular içerisine sokmuştu. O, gerçekten bilge birisiydi. Öyle ki, abartısız söylüyorum daha önce Cengiz Aytmatov‘u hiç görmemiş birisi, koskoca konferans salonunda hisleriyle Cengiz Aytmatov‘u bulabilirdi. Çünkü o, bakışlarıyla bile çevresine ışık yayıyordu. Elazığ’dayken de yaşlılığın etkisiyle yorgun görünmesine rağmen, gelen her gencin sorularına yanıt verip onlarla fotoğraf çekilmeyi, onlara çok görmüyordu. Ayrıca gösterdiğimiz ilgi, verilen ödüller ve o günlerin Cengiz Aytmatov’un adına armağan edilmesi, onu çok mutlu etmişti. Hatta Hazar Şiir Akşamları programında çok emeği geçen Servet Kabaklı’nın da ısrarı üzerine, bizler için bir kitap yazabileceğine söz vermişti. Tam da Kırgızistan’da da bu yıl, Aytmatov’un 80. yaşı olması dolayısıyla “Cengiz Aytmatov Yılı” olarak ilan edilmişken, Türk yazını Aytmatov’un ölümüyle gerçekten başsız kaldı.

Cengiz Aytmatov, doğup büyüdüğü Kırgızistan coğrafyasının kültüründen ve özünde Türklüğün yüksek değerlerinden beslenerek, özgün ve olağanüstü bir anlatımla oluşturduğu onlarca eserini milyonlarca insana okutmayı başarmıştır. Eserleri 150’ye yakın dile çevrilmiş ve yüzlerce ülkede okunmuştur. O büyük bilge, sadece Türklüğün değil, bütün dünyanın da beğeniyle okuduğu büyük bir yazardır. Bütün dünyada bu kadar büyük ilgi görmesine ve eserleri milyonlarca kişi tarafından okunduğu hâlde, bu yıla kadar Nobel‘e layık görülmemiş ve bu ödüllerin ne kadar “yansız” (?) verildiği, bir kere daha ortaya konulmuştur. O, Nobel‘e layık görülmedi; çünkü o şerefli bir insandı; çünkü o vatanını satmadı; çünkü o Türk gibi Türk‘tü; çünkü o varlığını kültür milliyetçiliğine adamış gerçek bir Türkçüydü. Varsın Nobel, onu ödüle layık görmesin. O kutlu insan, bütün Türk coğrafyasının yüreğinde yer edindi ve öyle kalacak…

Cengiz Aytmatov, süslü ve kapalı yazmayı sevmeyen, olabildiğince açık ve anlaşılır yazmayı yeğleyen bir yazardı. Yazdığı eserlerde, daha önce benzeri bulunmayan bir söylemle, özgün konuları işlemeye çalışmıştı. Bütün dünyanın söz dağarcığına “mankurt (*) sözcüğünü o ekletmiştir.Türk sinemasına, “Selvi Boylum, Al Yazmalım” adıyla çekilen filmi, yine Aytmatov, yazdığı kitapla kazandırmıştır. Yazdığı eserlere, Kırgızistan Türk kültürünün bütün öğelerini yansıtan, çağrışımlı ifadelerle insanda “film izletirmişcesine” duygular uyandıran betimlemeler yapan, olayları ve durumları resim çekercesine düşlere salan büyük bilge, çağın en büyük yazarlarından biri olmuştur.

O, gerçekten burada birkaç satırlık bir metinle anlatılacak kadar sıradan bir yazar değildir. O, eserlerini bütün Türk gençliğine okutmamız ve onun bıraktığı bayrağı taşıyabilmek için onu yüreğimizde yaşatmamız gereken ulu bir şahsiyettir. Belki biz ona, sağlığında yine hak ettiği değeri veremedik; fakat umarım bundan sonra eserleri dilden dile dolaşıp, çağrışımları konuşmalara yardımcı olur.

Mekânın Tanrı Dağı, ruhun şad, yerin Uçmağ olsun Çingiz Aka…

Yavuz TANYERİ


Cengiz Aytmatov’un kısaca yaşamı:

Ünlü Kırgız yazarı, çevirmen, gazeteci ve politikacı, 12 Aralık 1928’de Kırgızistan’ın Talas Eyaleti ‘ne bağlı Şeker Köyü’nde doğdu. Bişkek’de Veteriner Fakültesi’nden mezun oldu. Yazarlığa 1952’ de başlayan Aytmatov, 1959’da Kırgız Pravdası gazetesinde muhabir oldu. Daha sonra Povesti Gori Stepey (Dağlar ve Steplerden Masallar) adlı öykü kitabıyla büyük ün kazandı. Bu eseri, 1963’te Lenin Ödülü’ne lâyık görüldü ve bu ödül onu aynı zamanda en genç Lenin Ödüllü yazar da yaptı.

Eserlerini, Kırgızca ve Rusça olarak kaleme alan Aytmatov, eserlerinin çoğunda tema olarak aşk, dostluk, savaş döneminin acıları ve kahramanlıkları ile Kırgız gençliğinin gelenek ve göreneklerine bağlılığını seçti. Aytmatov, milletinin tarih boyunca kazandığı sosyal, kültürel, ahlaki, edebi, askeri yani bütün maddi ve manevi zenginliğini eserlerine yansıtmış, yaşadığı coğrafyanın insanının tarih içinde kazandığı değerleri, acılarını, kahramanlıklarını, tecrübelerini yazıya döküp ölümsüzleştirmiş, halkının içinde düştüğü zor durumları eserlerinde en güzel şekilde anlatmış, onların çözümlerine dair ipuçları göstermiş, eserlerinde kendi ifadesi ile ‘tipik insan’ı ortaya koymaya çalışmış bir yazardır.

Hikayelerinde milletinin temel mülkü olan milli hafızaya ait efsane, destan, masal, hikaye ve türküleri ve bunların meydana geldiği şartları, ardındaki hikayeleri, insanları kullanırken, Kırgız Türk kültürünü, psikolojisiyle, duyuş ve anlayış tarzıyla, maddi manevi zenginliğiyle o kültürü bina edenlerin evlatlarına yeniden hatırlatmaya çalıştı. Ayrıca hikayelerinde halkının değerlerini, dertlerini, varsa onun içindeki çürümeyi anlatan yazarın en önemli özelliği, özüne bağlılık, kendinden, halkından, coğrafyasından haberdar olma olarak kendini gösteriyor.

Eserleri Türkçenin yanı sıra 150’den fazla dile tercüme edilerek milyonlarca baskıya ulaşan Aytmatov, 1958’de Kırgız Yazarlar Birliği Prezidyumu üyeliğine, 1962’de de Kırgız Sinematografi İşçileri Birliği birinci sekreterliğine getirildi.

1966’da SSCB Yüksek Sovyet’i üyeliğine seçildikten sonra da 1967’de SSCB Yazarlar Birliği Yürütme Kurulu üyesi olan ünlü yazar, 1968’de Sovyet Devlet Edebiyat Ödülü’nü aldı. Son yıllarda politikaya da atılan Aytmatov, Kırgızistan Meclisi’nde Talas Bölgesi Milletvekilliğinin yanı sıra Kırgızistan ‘ın Benelux Devletleri büyükelçiliğini de yapmaktadır. Uluslararası Cengiz Aytmatov Vakfı Onur Başkanlığı’nın yanı sıra “Diyalog Avrasya” dergisinin yayın kurulu üyeliğini de yapan Aytmatov, uluslararası diyalog çalışmalarıyla da tanınmaktadır.

Sınavlara Hazırlık Arama Robotu
YGS & LYS TEOG KPSS TUS KPDS Ehliyet Sınavı PMYO JANA

Seçim esnek olup ilgili alanları seçiniz, Örneğin ehliyet sınavı için branş olarak matematik seçmeyiniz :)