Sozcuk ile etiketlenmiş başlıklar

Sözcük Yapısı Çok Görevli Ekler

ÇOK GÖREVLİ EKLER Türkçede yazılışça aynı olan ama tür ve anlamca farklı olan çok sayıda ek mevcuttur. Sınavlarda özellikle bu eklerin farklı kullanımları sorulmaktadır. Bu tarz sorularda ekleri bilmesek de sözcük kökünden hareketle mantık yürüterek doğru sonuca ulaşabiliriz. Aşağıda çok kullanımlı eklerin listesi, türleri ve örnekleri verilmiştir. EKLERİN KATTIĞI

Sözcük Yapısı Ekler

Sözcük Yapısı Ekler A. Yapım Ekleri Dilimizde, ekler ikiye ayrılır. Bir grup ek, yapım eki; bir grup ek de çekim eki olarak adlandırılır. Köklerden sonra gelerek yeni bir sözcük türeten ya da onları sıfat, zarf yapan eklere yapım eki adı verilir. Yapım eki genellikle çekim eklerinden önce gelir.Yapım eki

Ses Olaylarında Sözcük Vurgusu

SÖZCÜK VURGUSU Dilimizde vurgu çoğunlukla son hecede bulunur. Kelimeye gelen ekler vurguyu da sona doğru iterler. Üzüm, üzüme, üzümdeki Bekle, bekleyecek, bekleyeceksin Kimi kelimelerde vurgunun yeri değişir. Bu durum aşağıdaki şekillerde karşımıza gelir: a. Bazı birleşik kelimelerde vurgu ilk hecededir. ilkbahar, astsubay b. Pekiştirilmiş sözcüklerde vurgu pekiştirme üzerindedir. Sımsıkı,

Güneş Dil Teorisi

Güneş Dil Teorisi Geçen günlerde Güneş Dil Teorisi konusunda bir araştırma yapıyordum. Genel ağda yaptığım aramada, bu konuyla ilgili adamakıllı bilgi bulamadım. Birçok ağelinde kaynağı belli olmayan birkaç satırlık bilgiden başka bir içerik bulunmuyor bu konuyla ilgili. Hatta bazı kendini bilmez kişilerin yazmış oldukları bir yazıyı da üzülerek okudum.

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü (Görüntülemek istediğiniz başlığa dokunun.) (A-B Harfi) (C-D Harfi) (E Harfi) (F-G Harfi) (H Harfi) (I-İ Harfi) (K-L Harfi) (M Harfi) (N Harfi) (R Harfi) (S-Ş Harfi) (T Harfi) (U-Ü Harfi) (V-Y Harfi) (Z – Harfi) Not: İçerik, internetten alıntılanarak derlenmiştir…

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü – (A-B Harfi)

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü (A-B Harfi) ÂBÂ VÜ ECDAD: Babalar, dedeler, atalar. ABÂ: Bazı dervişlerin ve ilmiye mensuplarının giydikleri yünden yapılmış bir giysi. ABD: Kul, köle, mahlûk. Tasavvufta kâmil Müslüman. ABD-İ MEMLUK: Kul, köle. ABES: Boş, saçma. ÂB-I HAYAT: Hayat suyu, içene ebedî hayat veren efsanevî su. ÂBİR-İ SEBÎL: Yolda

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü – (C-D Harfi)

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü (C-D Harfi) CÂFÎ: Cefâ çektiren, eziyet eden. CÂH: İtibar, makam, mevki. CÂHİLİYYE: Kelime olarak cahilliğe ait mânâsına gelir. Terim olarak İslâmiyetten önceki putperest dönemi ifade eder. CAHÎM: Cehennem. CÂİL: “Ceale” kökünden yaratıcı, yapıcı. CÂİLU’N-NÛR: Nûr’un yaratıcısı. CÂİZE: Armağan, övücü şiirleri için eskiden şairlere devlet büyükleri veya

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü – (E Harfi)

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü (E Harfi) EAMM: Daha geniş, pek şümullü, en umumî. EÂZIM: Büyükler, ulu kişiler. EB: Baba, ata. EBB: Kuru ot, taze ot. Mera, otlak, çayır. EBEDÂ: Ebedî olarak, ebediyyen. EBEDÎ: Devamı, sonu olmayan. Ezelînin zıddı. EBED-ŞÜMÛL: Ebedî içine alan. EBEVEYN: Ana-baba. EBRÂR: İyiler. EBSÂR: “Basar”ın çoğulu. Gözler,

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü – (F-G Harfi)

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü (F-G Harfi) FÂCİR: 1. Fücûr sahibi, fena huylu. günahkâr. FÂDIL-FÂZIL: Faziletli, fazilet sahibi, erdemli. FADL-FAZL: İyilik, fazilet, erdem. FAHR: Övgü, şeref, böbürlenme. FAHR-İ KÂİNAT: Kâinatın övgüsü, şerefi; Hz. Peygamber (s.a.v.) FAHŞÂ: 1. Meşru olmayan cinsel ilişki, fuhuş. 2. Zekatı az verme, tamahkârlık. 3. Akla ve ahlâka

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü – (H Harfi)

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü (H Harfi) HABÂİS: Kötülükler, kötü şeyler. HABÂSET: Kötülük, alçaklık, fenalık. HABB-HABBE: 1. Tane, tohum, 2. Parça. HABER-İ SÂDIK: 1. Doğru haber. 2. Peygamberimizin sözü, hadis. HABÎB: Sevgili, dost. HABİB-İ HÜDÂ: (Hüdâ’nın sevgilisi); Hz. Muhammed (s.a.v.). HABÎB-İ KİBRİYA: Kibriyanın sevgilisi. Hz. Muhammed (s.a.v.). HABİBULLAH: (Allah‘ın sevgilisi); Hz.

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü – (I-İ Harfi)

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü (I-İ Harfi) ICL: Dana, sığır yavrusu. IDLÂL: Saptırma, azıtma. ISLAH: Düzeltme ve imâr etme. ISLAHAT: Düzeltmeler, tashihler, iyi hale getirme, mükemmelleştirme. ISTIFÂ: Seçme, ayıklama, süzme. ITLÂK: 1. Salıverme. 2. Boşama. 3. Soyutlama, söyleme, kullanma. ITNÂB: Konuşurken fazla tafsilât vermek, sözü gereğinden fazla uzatmak. IYÂN: Âşikâr, belli.

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü – (K-L Harfi)

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü (K-L Harfi) KABİH-KABİHA: Çirkin, yakışıksız, fena, ayıp. KÂBİL: 1. Kabul eden, kabul edici. 2. Olan, olabilir. KABİLİYET: Anlama, anlayış, kabul edebilirlik, alabilirlik. KABİR: Mezar, ölünün gömüldüğü yer. KABZ: 1. El ile tutma, avuç içine alma, kavrama. 2. Bir malı teslim alma. 3. Peklik, kabız. KABZA: 1.

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü – (M Harfi)

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü (M Harfi)   MAA: Beraber, birlikte. MAAD: 1. Dönüp gidilecek yer. 2. Ahiret. 3. Dönüş, geri gidiş. 4.Dünya’dan sonraki hayat. 5. Gaye, amaç, ulaşılacak yer. MAA-HÂZA: Bununla beraber, bununla birlikte MAAMÂFİH: Bununla beraber. MAASÎ: Âsilikler, isyanlar, günahlar. MAAZALLAH: Allah korusun, Allah saklasın. MABA’D-TABİA: Fizikötesi, metafizik. MA’BUD:

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü – (N Harfi)

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü (N Harfi) NÂÇÂR: Çaresiz, elinden iş gelmeyen, mecbur kalmış olan. NÂDİM: Nedamet etmiş, pişman olmuş. NÂDİR: Ender bulunur. NAFAKA: Yiyecek parası, geçim için gerekli olan şey. NÂFİ: 1. Faydalı, şifalı. 2. Esma-ı hüsnadan bir ad. NÂFİLE: Yapılması farz ve vacip olmayan ibadetler. NÂİB: Birinin yerine geçen,

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü – (R Harfi)

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü (R Harfi) RABB: 1. Efendi, sahip. 2. Terbiye eden, besleyen. 3. Rab, Allah. RABBANİYYUN: Kendilerini tamamıyla Allah yoluna vermiş olanlar. RABITA: 1. İki şeyi birbirine bağlayan nesne. 2. İlgi, münasebet, bağlılık, mensupluk. 3. Düzen, tertip. RÂBIT-RABITA: 1. Bağlayıcı, bitiştirici. 2. Nefsini ezip kendini Allah‘a bağlamış. RÂCİ:

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü – (S-Ş Harfi)

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü (S-Ş Harfi) SÂ’: 1040 dirhemlik hububat ölçeği. SABA: Gün doğuşundan esen hoş ve lâtif rüzgar. SABİ: 1. Henüz süt emen çocuk. 2. Büluğ çağına gelmemiş olan çocuk. 3. Üç yaşını doldurmayan erkek çocuk. SABİÎN (SÂBİE): Yıldıza tapanlar. SADAKA: Allah rızası için fakirlere verilen şey veya para.

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü – (T Harfi)

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü (T Harfi) TAABBÜD: İbadet, kulluk etmek. TAACCÜB: Şaşma, hayret etme, tahayyür. TAADDÎ: 1. Geçme, öteye geçme, saldırma. 2. Zulmetme, adaletsizlik. 3. Örf, âdet ve kanunların sınırını aşma. 4. Arapça’da lâzım bir fiili müteaddî yapmak. TAADDÜD: Çoğalma, birden fazla olma, tekessür etme. TAAM: Yemek, yenen şey. TAAT:

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü – (U-Ü Harfi)

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü (U-Ü Harfi) UBUDİYYET: Kulluk, kölelik, bağlılık, aşırı mensupluk. UHREVÎ: Ahiretle ilgili, öteki dünyaya ait. UHUVVET: Kardeşlik, dostluk, bağlılık. UKALÂ: 1. Akıllılar. 2. Akıllılık iddia edenler, ukelalar. UKDE: Düğüm, zor iş, muamma. UKUBET: Ceza, azap, işkence, eziyet. ULEMA: Âlimler, bilginler. ULUHİYYET: Allahlık, ilâhlık. ULUM: İlimler, bilimler. ULUM-İ

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü – (V-Y Harfi)

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü (V-Y Harfi) VÂCİB: Gerekli, zorunlu olan, yerine getirilmesi her Müslüman için gerekli ve zorunlu olan Allah‘ın emirleri. VÂCİBÂT: Yapılması gerekli olan şeyler, farzlar. VÂCİBU’L-VÜCÛD: Vücudu mutlak var olan, yokluğu mümkün olmayan Allah. VADİ: 1. Bir nehrin yatağı. 2. İki dağ arasındaki uzun çukur. 3. Yol, tarz,

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü – (Z – Harfi)

Osmanlı Türkçesi Sözlüğü (Z – Harfi) ZABT: 1. Sıkı tutma. 2. İdaresi altına alma, kendine mal etme. 3. Silah zoru ile bir yeri alma. 4. Anlama, kavrama. 5. Kaydetme, özetini yazma. ZÂHİB: 1. Gidici, giden. 2. Bir fikre veya zanna uyan, kapılan. ZÂHİR: Açık, belli, görünür, meydanda olan. ZÂHİRÎ:

Sınavlara Hazırlık Arama Robotu
YGS & LYS TEOG KPSS TUS KPDS Ehliyet Sınavı PMYO JANA

Seçim esnek olup ilgili alanları seçiniz, Örneğin ehliyet sınavı için branş olarak matematik seçmeyiniz :)