Gülsüm’ün Kısmeti (Skeç)

…Skeçler…

Gülsüm'ün Kısmeti

BABA: Biliyor musun Hanım, Gülsüm'e ne çıktı?
ANNE: Piyango mu çıktı yoksa bey?
BABA: Onun gibi bir şey, bil bakalım.
ANNE: Kısbet mi çıktı?
BABA: Pehlivan mı bu? Ne kısbeti? Kısmet demek istedin herhalde.
ANNE: He ya, tam onu diyecektim.
BABA: Aferin sana, evet ondan çıktı.
ANNE: Peki kim?
BABA: Kim kim?
ANNE: Herif, kısmet kim?
BABA: Kısmet de kim?
ANNE: Ayol, Gülsüm´e çıkan kısmet kim?
BABA: Düşünüyorum, de düşün.
ANNE__: Olur.
GÜLSÜM: Ana, baba, ne oluyor burada?
ANNE: Ne bağırıyorsun kız! Otur sen de düşün.
GÜLSÜM: Oluur.
BABA: Yahu Hanım, ne düşünüyoruz biz?
ANNE: Gülsüm´e çıkan kısmetin adını…
GÜLSÜM: Nee! Bana kısmet mi çıktı?
BABA: He ya…
GÜLSÜM: Ne duruyorsunuz öyleyse, verin gitsin.
BABA: Kime vereceğiz kız?
GÜLSÜM: İsteyen adama…
BABA: O kim? îşte onu düşünüyoruz.
GÜLSÜM: Baba, beni kim istedi?
BABA: Karşı köyden biri.
ANNE: Herif, madem biliyordun neden söylemedin?
BABA: Ne düşünüyorduk demin biz?
ANNE: Gülsüm´ün kısmetini düşünüyorduk!
BABA: Hay Allah de ne düşünüyoruz diye düşünüyordum.
GÜLSÜM: Peki kim bu adam baba?
BABA: Çiftçi. Seni de şehzade istemez ya…
GÜLSÜM: Nerede görmüş beni?
BABA: Görmemiş ki…
ANNE: Bey, bu nasıl iş? Kızı görmeden mi alacak bu adam?
BABA: Görmeden olur mu kadın? Görecek tabi.
ANNE: Ne zaman?
BABA: Nerdeyse gelir.
GÜLSÜM: Amanın! Ana kız, hemen ortalığı toparlayalım.
BABA: Kapı çalınıyor, kim o?
DÜNÜR: Benim, haber yollamıştım. Aldınız mıydı?
BABA: Haber bu, kaybolur mu? Aldık tabi.
ANNE: Gülsüm! Gel kız buraya!
GÜLSÜM: Süsleniyorum ayol, herif gelip beni böyle mi görsün?
BABA: Şeey, bizim kızımız biraz şeydir…
ANNE: Akılsız…
DÜNÜR: Aman efendim, akıllı kadın daha tehlikeli olur.
BABA: Zaten ben hiç akıllı kadın görmedim.
GÜLSÜM: İşte geldim. Deminden beri ne bağırıp duruyorsunuz yahu? Bu da kim?
BABA: İşte, bu kısmetin…
DÜNÜR: Adım İsmet.
ANNE: Kızım hele bi sor. Kısmet efendi ne içmek ister?
GÜLSÜM: Ne içecek! Şıra tabii.
DÜNÜR: Neden?


GÜLSÜM: Bizim şıramız iyi de ondan. Aptal değilsen şıra içersin.
BABA: Kusura bakma oğul bizim kız kıt akıllıdır.
DÜNÜR: Aman aman, böylesi daha iyi.
GÜLSÜM: Anaaaa, anaaaaa, üüüüüüüüü,üüüüü…
ANNE: Ne oldu kız? Niye ağlıyorsun?
GÜLSÜM: Ağlarım tabi.
ANNE: Kız, kocaya gidiyorum diye ağlanır mı?
GÜLSÜM: Ona ağlamıyorum. Şu baltaya ağlıyorum.
ANNE: Baltanın nesine ağlıyorsun?
GÜLSÜM: Ben evlenince çocuğum olmayacak mı?
ANNE: Olacaak!
GÜLSÜM: Çocuk buraya şıra olmaya gelmiyecek mi?
ANNE: Geleceek!
GÜLSÜM: O balta yavrumun kafasına düşerse ya…
ANNE: Essahtan kuz. Vah benim torunum. Vay talihsiz yavrum!
BABA: Nooluyor orada be!
ANNE: Beey, bey yetiş!
BABA: Noldu?
ANNE: Bu balta ilerde torunumuzun kafasına düşerse nolur halimizİ bir düşünsene…
BABA: Amanın, bunu ben hiç düşünmemiştim yahu. Vay torunum/
DÜNÜR: Yahu sabahtan beri sizi dinliyorum oradan. Çok safsınız ha…
BABA: Vay yavrum, oy torunum, ooy!
DÜNÜR: Yahu kesin şu ağlamayı. Bakın baltayı aldım oradan. Artık çocuğunuza bir şey olmaz.
BABA: Vaay, ne kadar akıllıymış bu kısmet yav! Allah razı olsun evladım.
DÜNÜR: Bakın, ben Gülsüm´ü akıllı değil diye alacaktım ama, dünyanın en aptal kızıyla da evlenemem.
GÜLSÜM: Ana, ana, almayacak bu adam beni!
DÜNÜR: Belki en aptal değildir. Bunu öğreneceğim.
BABA: Nereden öğreneceksin?
DÜNÜR: Şimdi yola düşeceğim. Eğ kızınızdan daha aptal birini görürsem gelir kızınızla
evlenirim. Beni beklesin.
BABA: Zaten kim alır ki onu? Mecbur bekleyecek.
GÜLSÜM: Benden aptal insan yoktur dünyada. Bulamaz. Evlenemiyeceğim.
DÜNÜR: Sözüm söz. Hadi hoşça kalın
BABA: Merak etme kızım, buralar aptal doludur. Döner alır seni.
(Sahnenin önünde)
DÜNÜR: Kolay gelsin hemşerim!
ÇOBAN: Kolaysa başına gelsin. Anamdan emdiğim süt burnumdan geldi.
DÜNÜR: Ne yapmaya çalışıyorsun?
ÇOBAN: Eşeği yukarı, ağaca çıkaracağım.
DÜNÜR: Zor bir iş ama, eşek ağaçta ne yapacak?
ÇOBAN: Görmüyor musun, hayvanın karnı aç. Hadi aslanım, çık yukarı.
DÜNÜR: İyi de eşek ağaçta ne yapacak?
ÇOBAN: Manzara seyredecek! Tövbe yarabbi! Karnını doyuracak karnını!
DÜNÜR: Yani ağaca karnını doyurmak için mi çıkacak?
ÇOBAN: Len git işine! Sorgu meleği misin sen?
DÜNÜR: Kızma, sahiden merak ettim.
ÇOBAN: Ağaçta ne var?
DÜNÜR: Yapraak…
ÇOBAN: Haa, demek kör değilsin. Ya kör olmalıydın ya aptal. Demek ki kör değilsin.
DÜNÜR: Eşek ağaçta ne yapacak?
ÇOBAN: Len hemşerim, “hayvan aç” diyorum.
DÜNÜR: Haa, anladım. Çıkarıp onları yedireceksin.
ÇOBAN: Afferin sana.
DÜNÜR: Ama şöyle yapsan, dalı tutup aşağı çeksen öyle yedirsen daha kolay olmaz mı?
ÇOBAN: Vaay canına!…
DÜNÜR: Yaa!…
ÇOBAN: Yahu sen sandığım gibi aptal değilmişsin be.
DÜNÜR: Sana bu kadarı yeter. Hadi eyvallah.
ÇOBAN: Uğurlar ola!
sahnede ————–
GÜLSÜM: Hoş geldiniz. Bak geçen gün şıranı içmemiştin. Sakladım. îç.
DÜNÜR: Yani sen üç gündür elinde bardakla beni mi bekledin?
GÜLSÜM: Ne var bunda? Başka işim mi var ki?…
DÜNÜR: Ya hiç gelmeseydim?
GÜLSÜM: Babam “mutlaka geri döner” dedi. Benden daha aptal insan çokmuş. Söyle bakalım beni alacak mısın?
DÜNÜR: Alacağım Gülsüm
GÜLSÜM: Yaşasın, demek benden aptallar da var şu dünyada. Ne gördün, anlatsana.
DÜNÜR:
Bir adam gördüm. Aç olan eşeği zorla ağaca çıkarmaya çalışıyordu. Eşek ağaca çıkınca oradaki dalları yiyecekmiş. Zavallı hayvanı itip duruyordu.
GÜLSÜM: Hah hah hah ha! Aptal adam. Eşek öyle itmeyle ağaca çıkar mı? Önce kendi ağaca çıkıp, sonra iple eşeği yukarı çekseydi ya!.
(Halk Hikayeleri´nden Uyarlanmıştır.)

|» Skeçler Sayfasına Dön! « |

Not: İçerik, internetten alıntılanarak derlenmiştir…

Sınavlara Hazırlık Arama Robotu
YGS & LYS TEOG KPSS TUS KPDS Ehliyet Sınavı PMYO JANA

Seçim esnek olup ilgili alanları seçiniz, Örneğin ehliyet sınavı için branş olarak matematik seçmeyiniz :)