Kuantum Mekaniği Nedir?
Madde ve ışığın, atom ve atomaltı seviyelerdeki davranışlarını inceleyen bilim dalına kuantum mekaniği ismi verilmektedir. Diğer isimleri Nicem mekaniği ve dalga mekaniği olarak karşımıza çıkar. Kuantum mekaniğinin açıklamaya çalıştığı konular, moleküller ve atomlar olduğu gibi aynı zamanda moleküller ve atomları oluşturan elektron, proton, nötron, gluon ve kuark gibi parçacıkların özellikleri ve davranışlarıdır. Çok geniş bir çalışma alanı olan kuantum mekaniği aynı zamanda parçacıkların birbirleri ile ve ışık, gama ışını veya x ışını gibi elektromanyetik radyasyonlarla gerçekleşen etkileşimlerini de anlamaya ve açıklamaya çalışmaktadır.
Kuantum kelimesi Latince “quantus” kelimesinden türemiştir ve İngilizce anlamı “ne büyüklükte, ne kadar” olarak açıklanabilir. Bu kullanım kuramın fiziksel nicelikler için kullandığı kesikli birimlere gönderme yapma amaçlıdır. Mekanik kelimesi ise “bir şeyin çalışma prensibi” anlamına gelip İngilizce söylemi “mechanics” olarak karşımıza çıkar. Kuantum mekaniğinin temellerini atan pek çok bilim insanı vardır. Bu bilim insanları arasında Max Planck, Niels Bohr, Albert Einstein, Werner Heisenberg, Max Born, Erwin Schrödinger, Paul Dirac, Wolfgang Pauli ve John von Neumann gibi ünlü bilim insanları yer almaktadır. Bu alanda geliştirilen kavram ve kuramlara örnek verecek olursak; belirsizlik ilkesi, Planck sabiti, anti madde, kara cisim ışınımı, Kuantum alan kuramı ve dalga kuramı gibi kavramları sıralayabiliriz. Geliştirilen bu kavramlar aslında klasik fizikte bir sarsıntı yaşanmasına ve klasik fiziğin değiştirilmesine sebep olmuştur.
Tarihi Gelişimi
Kuantum Mekaniği Uygulamaları
Fizik ve kimya bilimlerinin temelleri aşağıdaki temel araştırmalar üzerine kurulu haldedir:
Fizik ve kimyanın bunlar dışındaki diğer tüm dalları yine bu temel araştırmaların uygulamaları olarak karşımıza çıkar. Bu bilgiye göre bu dallar “saf” diğerleri ise “uygulamalı” kimya ve fizik olarak yorumlanabilir. Bunun dışında kuantum mekaniğinin mikro sistemeler üzerine uygulanması ise aşağıda belirtilen uygulamalı fizik ve kimya dallarından türemiştir;
Kuantum mekaniğinden uygulamalar içeren farklı birçok dal daha vardır bunlara örnek olarak fotokimya, fotofizik ve yüzey kimyası gibi dalları verebiliriz. Kuantum mekaniğinin sağladığı faydalardan biri de biyoloji, elektronik, malzeme bilimi gibi birçok alanın günümüzde anlam kazanmasına yardımcı olmasıdır.
Kuantum mekaniği sayesinde mümkün olan icatlar arasında, laser, maser ve yarı iletkenler gibi günümüzde olmazsa olmaz icatlar bulunmaktadır. Bize kuantum mekaniğinin gösterdiği doğayla ilgili bilgiler sonucunda ortaya çıkan icatlar arasında, elektron mikroskobu, taramalı tünellemeli mikroskop, atomik kuvvet mikroskobu gibi ve biyolojik ve nanoteknolojik uygulamaların olmazsa olmazları olan, PET-Scan, MRI, tomografi gibi tıbbi görüntüleme cihazları söylenebilir. Ayrıca yine tıp, elektronik, nanoteknoloji gibi pek çok alanda birçok kullanımı olan fiberler, kuantum mekaniğinin doğrudan bir uygulama örneği olarak karşımıza çıkar. Modern kimya, tamamen kuantum fikirleri üzerine inşa edilmiş ve çok karmaşık modellerin ortaya çıkması bu sayede mümkün olmuştur.
Kuantum Mekaniği Tamamlanmış Bir Teori Midir?
Kuantum mekaniğinin temelleri 1927 yılında formüle edilen Heisenberg belirsizlik ilkesinden bu yana hiçbir değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmiştir. Kuantum mekaniğine bağlı olarak ortaya çıkan teori ve kavramlar da bu ilkede herhangi bir değişiklik yapılmasını gerektirmemiştir. Kuantum mekaniğinin doğuşundan itibaren temel ilkelerin anlaşılması açısından ortaya büyük tartışmalar çıkmıştır. Bu tartışmalardan en bilineni, A. Einstein, N. Rosen ve B. Podolsky’nin 1935 yılında yayınladıkları “Doğanın Kuantum Mekaniksel Tasviri Tamamlanmış Kabul Edilebilir Mi?” başlıklı makaleyle başlamıştır. Bu makale yazarların isimlerinin baş harfleri olan “EPR Paradoksu” olarak adlandırmaktadır. Bu makale bir fizik teorisinin tamamlanmış olarak isimlendirilmesi için iki temel şarta ihtiyaç olduğunu öne sürmektedir. Bu iki temel şart;
EPR makalesinin öne sürdüğüne göre bir teorinin doğru olarak kabul edilebilmesi için teori deney sonuçlarıyla uyumlu olmalıdır. Kuantum mekaniği ise deneyleriyle oldukça uyumlu olduğu için doğru olarak kabul edilir. Teorinin başarılı olabilmesi için gereken diğer şart olan tamamlanmışlık şartı ise makalede şu şekilde verilmiştir; “Bir fizik kuramında, her fiziksel gerçekliğe karşılık gelen bir öge bulunmalıdır.”
Makalede tanımlanan fiziksel gerçeklik ifadesi ise; “Dinamik sistemi herhangi bir biçimde bozmadan kesinlikle tahmin edilebilen bir fiziksel nicelik değeri varsa, o zaman fiziksel gerçekliğin bu fiziksel niceliğe karşılık gelen bir ögesi vardır anlamına gelmektedir.”
Dinamik sistemi bozmadan teoride elde edilebilen fiziksel niceliğin kesin bir değeri varsa, o zaman teoride hesaplanan bu kesin değer fiziksel gerçekliğin bir ögesine karşılık gelmektedir. Fakat fiziksel gerçekliğin tüm ögelerinin fizik teorisinde karşılıklarının olması gerektiği gibi bir şart yoktur. Bu sebeple, EPR paradoksuna göre doğru bir teorinin aynı zamanda tamamlanmış olması gerekmemektedir.