Dil ve Toplum İlişkisi

Dil ve Toplum İlişkisi

Bir arada yaşayan insan topluluklarının “toplum” niteliğine kavuşabilmesi için gerekli en temel öğelerden biri, hiç kuşkusuz dildir. Çünkü toplumlar, aralarında birçok yönden “ortaklık” bulunan toplulukların oluşturduğu yapılardır. Kültür, tarih, soy, inanç ve dil gibi ortaklıklar, toplumları oluşturan “temel yapı taşları” olarak kabul edilebilir. Bu yapı taşlarının her biri, kendi içinde olduğu kadar, diğer yapı taşlarını etkileme açısından da çok önemlidir. Çünkü bir toplumun kültüründeki etkiler, doğal olarak diline de yansır. Aynı biçimde dildeki değişmeler de, kültüre yansır.

Diller, toplumların ihtiyaçlarından doğmaktadır. İlk dilin doğuşu ile ilgili bilimsel, felsefi, efsanevi ve dini boyutta türlü görüşler vardır. Fakat bu görüşlerin çoğu, bir “ihtiyaç” temeline dayanmaktadır. İnsanlar, yaratılışları gereği iş birliği yapmak, çevresindeki olayları ve nesneleri anlayıp ifade etmeye çalışmak ve düşüncelerini paylaşıp kendini ifade etmek için bir anlaşma aracının gerekliliğini hissetmişlerdir. Bu arayışın sonucunda, bir iletişim aracı olarak “dil” ortaya çıkmıştır.

Doğal süreci içerisinde oluşan ve Esperanto gibi “yapma” olmayan bütün doğal diller, toplum ürünüdür. Toplumu oluşturan bütün bireylerin “dil oluşturma becerileri” ölçüsünde oluşup gelişen diller, bu yönleriyle bütün toplumların ortak değerlerinin de aynası durumundadırlar. Dili oluşturan bireyler, kültürlerini, inanç yapılarını, gelenek ve göreneklerini, yaşayış biçimlerini ve bunun gibi bütün toplumsal değerlerini dillerine yansıtırlar. Arabistan çöllerinde yaşayan Araplar’ın dillerinde, “deve” hayvanı için yüzden fazla sözcük bulunmasına rağmen, Grönland’da yaşayan insanların dillerinde ancak resimlerde veya televizyonlarda gördükleri bir deve görüntüsünü karşılamak için kullandıkları bir veya iki sözcük bulunmaktadır. Aynı biçimde, binlerce yıldır söylencelerimizde işlenerek Türklerde kutsallık kazanan “kurtları” karşılamak için, Türkçede onlarca sözcük bulunmaktadır. Kuşkusuz bunlar, toplumların yaşayış biçimlerinin dildeki yansımalarıdır.

Toplumları oluşturan bireyleri ortak paydada toplayıp, büyük bir birleştirici etkiye sahip olan diller, insanlardaki ulusal bilincin de temelinde bulunmaktadır. Dillerin birleştirici etkisi, önemle üzerinde durulması gereken bir konudur. Sovyetler döneminde Ruslar’ın Türk dünyası üzerinde oynadığı oyunlar, bu birleştirici etkiyi kırma yönündeki çalışmalar üzerine kurulmuştur. Önce Kırgız, Kazak, Özbek, Azeri Türkleri kandaşlarımız için farklı “yazı dilleri” oluşturulmuş, sonrasında ise soydaşlarımızın bilinçlerine “Sen Türk değilsin; Kazaksın, Azerisin, Özbeksin, Kırgızsın…” diye “yabancılaştırma” tohumları ekmek istemişlerdir. Bu çalışmalar, ne yazık ki etkili olmuştur ve bugün Türk dünyasındaki kopukluğun belki de temel nedeni, “ortak bir iletişim dilinin” olmayışıdır. Buradan hareketle, dillerin toplumların benlik bilincini ve dünya görüşünü nasıl etkilediğini görmek mümkündür.

Toplumların anlaşılabilmesinde, dillerin büyük önemi bulunmaktadır. Dillerin söz varlıkları içerisindeki deyimler, atasözleri, kalıplaşmış sözler, terimler… gibi bütün öğeler, o dili oluşturan toplumların özelliklerini belirlemede bize yardımcı olabilirler. Örneğin İngilizce, Fransızca ve Almanca gibi birçok Batı dilinde akrabalık adları pek zengin değildir. Bu dillerde “hala” ve “teyze“; “amca” ve “dayı“, aynı adla karşılanmaktadır. Bunun yanında Türkçe, akrabalık adları bakımından çok zengindir. Bu, Türk dünyasında akrabalık ilişkilerinin daha sıkı olduğunu ortaya koymamızda bize yardımcı olmaktadır.

Diller, toplumların ortak değerlerinin aynası niteliğinde olduğu için, dildeki değişmeler toplumu, toplumdaki değişmeler de dili etkilemektedir. Söz gelimi yabancı dillerin etkisiyle her gün yabancılaşan, özünden uzaklaşan dilleri oluşturan toplumlar da, zamanla kültürel, sosyal, toplumsal… anlamda bozulmalar yaşayacaklardır. Bunun bilincinde olan sömürgeci devletler, kültürlerini bütün dünyaya yayabilmek amacıyla öncelikle yayılma alanlarındaki ulusların dillerini kendi dillerine yakınlaştırmakla işe başlamışlardır. Çünkü Ulu Önder‘in de belirttiği biçimde: “Dillerini kaybeden toplumlar, benliklerini de kaybederler.” İşte sömürgeci devletler, bu düşünceyle kültürlerini yaymak istedikleri yerlerdeki toplumların, önce dillerini etkiliyorlar ki böylece benliklerini kaybeden insan topluluklarını istedikleri gibi yönetebilsinler.

Dillerin en büyük işlevlerinden biri, “kültür taşıyıcılığı” yapmalarıdır. Yaklaşık on bin yıldır işlenerek günümüze kadar gelen Türkçemiz, bundan binlerce yıl öncesinde yaşayan atalarımızın kültür miraslarının da günümüze ulaşmasını sağlamıştır. Töre, inanç, kültür, toplumsal değerler, yaşayış biçimi ve benzer öğelerin tümü, dilimiz aracılığıyla geçmişten geleceğe taşınmaktadır. “Adı sanı yok olmak” gibi bir deyimi, binlerce yıldır taşıyan dilimiz, aynı zamanda Bilge Kağan‘ın kutlu sözlerini bugün okuyabilmemizi sağlayan güçlü bir araçtır. Atalarımızın binlerce yıl öncesinde, giysilerindeki kırışıklıkları gidermek için “ütü” benzeri bir alet kullandıklarını Kaşgarlı Mahmud‘un Divan‘ından bugüne aktaran yine dildir. Biz bugün Dedem Korkut‘ta görüyorsak töremizi ve destanlarımız yaşatıyorsa bize Altaylar’ın efsanesini, bunlar kutlu dilimiz sayesindedir.

Toplumların düşünme güçlerini, evreni anlamlandırışlarını ve dünya görüşlerini de belli ölçüde diller etkilemektedir. Bilişsel çabalarıyla küreselleşen dünyada adını duyurmaya çalışan toplumların, dillerine sahip çıktıklarını ve onu etkili kullandıklarını görebiliriz. Ulu Önder Atatürk‘ün de sözlerinde önemle vurguladığı “kültür ordularının” güçlendirilmesi açısından, dilin önemi çok büyüktür. Değerlerimizin taşıyıcısı, varlığımızın garantisi, kültürümüzün aynası olan dilimizin gücü, ulusumuzun gücünün belirleyicilerindendir. Bunun için, onu oluşturan ve onu koruyup yüceltmekle sorumlu olan yüce ulusumuzun, varlığını devam ettirebilmesinde dilin önemini anlaması gerekmektedir.

Yavuz TANYERİ

Sınavlara Hazırlık Arama Robotu
YGS & LYS TEOG KPSS TUS KPDS Ehliyet Sınavı PMYO JANA

Seçim esnek olup ilgili alanları seçiniz, Örneğin ehliyet sınavı için branş olarak matematik seçmeyiniz :)