Yirminci asrın en bilinen mütefekkir, yazar ve şairlerinden olan Samiha Ayverdi, 1905 yılının 25 Kasımında İstanbul’da doğmuştur. Babası İsmail Hakkı Bey, annesi Fatma Meliha Hanım’dır. Samiha Ayverdi’nin nesli Orta Asya’dan Anadolu’ya göç etmiş olan Ramazanoğulları Beyliğine kadar dayanır. İlköğrenimini Aile içerisinde tamamlayan Ayverdi ilk tarih ve kültür şuurunu anneannesi Halet Hanım’dan almıştır. Dedesi ise Ayverdi’ye yaşantı şekli ile örnek olmuştur. Ayverdi çevre ve aile itibariyle seçkin bir kesimin içerisinde yetişmiş, anne ve babasından ahlaki, fikri, imani ve şahsi olarak etkilenmiştir. İlk karakterini ailesinin bu yaşantı ve çevresinden almıştır.
Aile terbiyesi ile birlikte ilk tahsilini 5 yaşında gittiği mahalle mektebinde yapmıştır. Buradan sonra Süleymaniye Kız Numune Mektebi’ni 1921 yılında bitirmiştir. Daha sonra aldığı eğitim ve terbiye, resmi kurumlar haricinde olmuş; edebiyat, felsefe, tarih ve tasavvuf konularında özel öğrenim görmüş, güzel sanatlarla yakından ilgilenerek keman çalmayı öğrenmiş ve Fransızca dersleri almıştır.
Bütün bu eğitimden sonra Samiha Ayverdi’nin esas fikri ve ruhi olgunlaşması ve şahsiyetinin teşekkül etmesi, Fatih’teki Ümmi Kenan Dergâhının şeyhi Kenan Rıfai’ye intisap etmesiyle olmuştur.
Bu dergâhta eğitimini 1927 yılında tamamladı. Ömrünün kalan kısmında dergâhta aldığı terbiye etrafında vaktini okumak düşünmek ve yazmakla geçirdi. Yüksek mimar ağabeyi Ekrem Hakkı Ayverdi’nin yanında kızı ile birlikte büyük bir mütefekkir olma yolunda faaliyetlerini sürdürdü. İslami kaynakları ve Doğu edebiyatında yakından inceledi. Doğu edebiyatındaki büyük düşünürler Mevlana, Muhiddin-i Arabi, Hafız, Sadi-i Şiraz; onun etkisinde kaldığı bazı isimler olmuştur. Batı edebiyatında ve dünya düşünce akımlarını da bir yandan sürekli takip etti.
İlk eserini 1938’de Aşk Budur adlı romanı ile vermiştir. Bu roman büyük bir ilgiyle karşılanınca çeşitli mecmualarda yazı yazmaya başladı. İlk yazılarını Necip Fazıl’ın çıkardığı Büyük Doğu’da daha sonra Resimli İstanbul Haftası, Fatih ve İstanbul, Türk Yurdu, Havadis, Ölçü, Bir Adam, Tercüman, Kubbealtı Akademi Mecmuası ve Türk Edebiyatı gibi büyük dergilerde yayınlamaya başladı. Giderek külliyatını oluşturan eserleri yazmaya başladı.
Hayatında resmi bir görev almamakla birlikte İstanbul Belediyesi ve Kültür Bakanlığı’nın bazı komisyonlarında görevler yaptı. 1968-1980 yılları arasında İspanya, Macaristan, İsviçre, İtalya, Fransa gibi ülkelerde tetkikler yapmak amacıyla bulundu.
Kitap, dergi, gazete çalışmalarına kuruculuğunu yaptığı Kubbealtı Akademisinde devam etti. Fetih Cemiyeti , Ev Kadınları Derneği , İstanbul ve Yahya Kemal Enstitüsü gibi kuruluşlarda vazife yaptı . Gençlerin ve ev hanımlarının eğitimi ile yakından ilgilendi. Bu açıdan hem hocalık hem de yazarlık görevi yürüttü.
Samiha Ayverdi yaptığı çalışmalar ve eserleri dolayısıyla Milli Kültür Vakfı, Aydınlar Ocağı, Boğaziçi Yayınları, Türk edebiyatı Vakfı, Türkiye Yazarlar Birliği ve Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu tarafından çeşitli ödüllerle taltif edildi. Ömrünü Türk İslam medeniyetinin yeniden inşasına adayan Samiha Ayverdi 22 Mart 1993’te hakkın rahmetne kavuşmuştur.
Samiha Ayverdi Türk edebiyatında roman türünde eserler verirken dahi, eserlerini edebi bir kaygıyla değil bir tefekkür insanı olarak vermiştir. Sanatı ile fikirleri paralel bir çizgide devam etmiştir. Onun asıl endişesi edebi eser vermek değil fikir ve düşünce eserleri ortaya çıkararak Türk İslam âlemini aydınlatmaktır.
Samiha Ayverdi eserlerini derin bir tasavvuf anlayışı içerisinde şekillendirmiştir. Ona göre ekonomide, siyasette, kültürde ve birçok alanda Allah ile insan arasındaki samimiyet önemlidir. Tasavvuf anlayışını benimseyen bir insanın bütün bu meseleleri halledeceğini eserlerinde sürekli dile getirmiştir.
Doğu ve Batı kültürünün yakından inceleyen Ayverdi; Doğu kültüründe kurtuluşun reçetesi olarak İslam anlayışına sıkı sıkıya bağlı olmanın ve tarihimizden bize devredilen mirası korumanın önemini dile getirmiştir. Türk Tarihinde Osmanlı Asırları isimli eserinde medeniyetimizin hangi basamaklar üzerinde yükseldiğini, bizi yükselten ve alçaltan bütün unsurların neler olduğunu izah etmiştir. Kölelikten Efendiliğe adlı eserinde bütün dünya Müslümanlarının tevhide çağırmakta ve İslam idarecilerini İslam medeniyetinin çatısı altında buluşmaya davet etmektedir. Ancak bu şekilde Müslümanların ihya olabileceği fikrini savunmaktadır. Samiha Ayverdi Bu fikir ve düşünceleri ile sadece kendi devrinde değil, geleceğe yönelik İslami devirlere atıfta bulunarak, gerçek kurtuluşun İslam birliğinde ve İslam tefekküründe olduğunu vurgulamış ve bu fikirleri onlarca yıl boyunca yaşamaya devam etmektedir.
Samiha Ayverdi eserleri ve edebi anlayışını almış olduğu tarih, felsefe, tasavvuf, din ve güzel sanatlar etrafında olgunlaştırmıştır. Edebi eserlerinin merkezinde ve fikirlerinin odağında Kenan Rıfai Hazretleri’ne bağlılığı yer almaktadır. Bu sebeple Ayverdi eserlerini tasavvuf kültürü ile oluşturulmuştur.
Samiha Ayverdi aynı zamanda İstanbul’da bir konakta yetişmiştir. Konak bir yazar için ve İstanbul kültürü için başlı başına bir ilham kaynağı ve kültür iklimi arz etmektedir. Konak kültüründe almış olduğu disiplin eğitim ve terbiye onun ve edebiyata bakış açısını ve edebi kişiliğini şekillendirmiştir. Bu konakta sanat, kültür ve siyasi çevrelerle içli dışlı olmuş, ailesi ve çevresi yönünden edebi kişiliğine katkılar sunmuştur.
Edebi kişiliğini ve sanata bakış açısını şekillendiren diğer hususlardan biri de Samiha Ayverdi’nin İkinci Abdülhamid devrinden başlayarak 2. Meşrutiyet, İttihat ve Terakki Cemiyeti, mütareke yılları ve Cumhuriyet devirlerinin hepsini bir arada görmüş olmasıdır. Samiha Ayverdi İstanbul sevgisi ile yetişmiş, İstanbul’da hem Osmanlı hayatı hem Batılılaşma hem de tasavvuf gibi geniş bir kültürün altyapısını almıştır. Bu sebeple Samiha Ayverdi sadece İslam dünyasının meselelerini öğrenmemiş, Batının ve topyekûn insanlığın meselelerine de ışık tutacak fikirleri, edebi mahareti ile birleştirerek eserlerinde okuyucuya sunmuştur.
Samiha Ayverdi edebi kişiliği itibariyle evvela romancıdır. O edebiyat adına romanı tercih etmekle birlikte diğer türlerde de eserler vermiştir. Ona göre ne sanat ve sanat içindir, ne de toplum içindir. Samiha Ayverdi ye göre “sanat İslama hizmet içindir .” diğer bir ifade ile sanat İslam tasavvufunun ve İslam âlemine hizmet etmelidir.
Samiha Ayverdi Türk ve Müslüman âleminin milli, siyasi, ekonomik ve en önemlisi de dini bir buhran ve kimlik arayışı içerisinde iken, topluma fikirleriyle önder olmaya çalışmış, Müslümanları bu yönde aydınlatmayı bir ideal edinmiştir. Cemiyetteki maddecilik ve pozitivizm anlayışının etkisindeki cereyanlara karşı İslam tasavvufunu, kanaati, İslami değerleri öne taşıyarak toplumdaki yozlaşmanın önüne geçmeye çalışmış, Bu yönüyle cemiyete rehberlik faaliyetinde bulunmuştur. Eserlerinde hem geleneğin hem de geleceğin izlerini görmek mümkündür.
1951 yılında yayınlamış olduğu Kenan Rıfai ve Yirminci Asırda Müslümanlık adlı eseri ile 20. yüzyıl Müslümanının nerede durması gerektiğini müşahhas örneklerle dile getirmiştir. Maddeci cereyanlara karşı Müslümanların nasıl bir tavır göstermesi gerektiğini de bu eserinde anlatmıştır.
Romanın yanında tarihi meselelere de değinen ve tarih üzerinde fikir ve düşünce beyan eden Samiha Ayverdi 20. yüzyıl insanının buhranını tarihte arayıp, Osmanlı asırlarında ve saadet devirlerinde bulmuştur. Bizi biz yapan, özümüzden gelen değerleri yeniden canlandırmanın bir kurtuluş reçetesi olacağını ifade etmiştir. İstanbul’un şahsında büyük bir Osmanlı tetkikine girişmiş, fethin 500. seneyi devriyesinde Edebi ve Manevi Dünyası İçinde Fatih adlı kitabı yayımlanmıştır. Bunların dışında hatıra, makale, mektup, mensur şiir gibi türlerde de eserler yazan Ayverdi, bu eserlerinde de İslam ışığını topluma yansıtmaya çalışmıştır. Tasavvufu ve İslam’ın derin insan anlayışını topluma nakşetmeye çalışan yazar, şiirin imkânlarını kullanarak mensur şiir tarzında ve sembolik bir anlatımla düşüncelerini ifade etmiştir.
Fikri ve düşünce ağırlıklı eserlerini genellikle makale ve deneme şeklinde oluşturmuştur. Bu tür eserlerinde İslam anlayışını, kültür, siyaset, sanatçı ve toplum yapısını incelemiştir. Hatıraları ile İstanbul’u bir sahne gibi gözümüzde canlandırmış ve İstanbul’un şahsiyetinde tarihi işlemiştir.
Gezi yazılarında ise kendine has yorumları ile Balkanlardaki ve Avrupa’daki ibretlik ve örnek alınabilecek durumlar eserine yansıtmıştır. Mektuplarında hususi düşüncelerine ve dünyasına ait duyguları göze çarpmaktadır. Mektuplarında bir anne şefkati ile ve anne duyguları ile içten gelen samimiyetini yansıtmıştır. Yaşamış olduğu dönemde çıkan bütün önemli ve büyük dergilerde yazar olarak bulunmuştur.
Samiha Ayverdi yazın hayatı boyunca Türkçeden tasfiye edilen Arapça ve Farsça kelimelerin Türkçeye zarar verdiğini, İslamiyeti unutturmak için böyle bir plan yapıldığını anlatmaya çalışmıştır. Türkçeye yüzyıllar boyunca mal olmuş, Türkçenin bir parçası olmuş, Arapça ve Farsça kelimelerin Türkçeden atılmasının ve yerlerine Batı kökenli kelimelerin getirilmesinin art niyetli bir hareket olduğunu vurgulamıştır. Bu sebeple Öz Türkçe, Sade Türkçe gibi akımlara şiddetle karşı çıkmıştır. Türkçe’nin bu zengin anlatımı Samiha Ayverdi’ye göre yüzyıllar boyunca çeşitli kaynaklardan beslenen Türkçe’nin bir özelliğidir. Son olarak Samiha Ayverdi Türkçeyi yani dili bir milletinin şuurlu bir şekilde kullanması gerektiğini, bunun en az din, kültür, sanat kadar önemli olduğunu belirtmiştir.
Samiha Ayverdi’nin Eserleri
Roman
Aşk Budur
Batmayan Gün
Ateş Ağacı
Yaşayan Ölü
İnsan ve Şeytan
Son Menzil
Yolcu Nereye Gidiyorsun
Mesihpaşa İmamı
Hikâye
Mabedde Bir Gece
Mensur Şiir
Yusufçuk
Hancı
Dile Gelen Taş
Hatırat
İbrahim Efendi Konağı
Bir Dünyadan Bir Dünyaya
Hatıralarla Başbaşa
Rahmet Kapısı
Hey Gidi Günler Hey
Küplüce’deki Köşk
Ah Tuna Vah Tuna
Ne İdik Ne Olduk
Bağbozumu
Ratibe
Ezeli Dostlar
İki Aşina
Fikir Eserleri
Boğaziçi’nde Tarih
Türk Tarihinde Osmanlı Asırları
Türkiye’nin Ermeni Meselesi
Türk-Rus Münasebetleri ve Muharebeleri
Biyografi
Kenan Rıfai ve Yirminci Asrın Işığında Müslümanlık
Edebi ve Manevi Dünyası İçinde Fatih
Otobiyografi
Dost
Seyahat
Yeryüzünde Birkaç Adım
Portre
Abide Şahsiyetler
Makale
Milli Kültür Meseleleri Ve Maarif Davamız
Mektup
Misyonerlik Karşısında Türkiye
Mektuplardan Gelen Ses